Türkiye'deki Ezidiler hakkında

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

Ezidi halkı, Türkiye coğrafyasında uzun yıllardır var olan; fakat son yıllarda sayıları oldukça azalan halklardan biridir. Ezidi halkının tarihlerinin, yok olmaya yüz tutan kimliklerinin ve kültürlerinin korunup geliştirilebilmesi için neler yapılabileceği ve karşı karşıya kaldıkları sorunların gündeme taşınması amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

Erol DORA
Mardin Milletvekili



GEREKÇE
Ezidiler; Irak, Suriye, İran, Gürcistan, Ermenistan, Rusya ve Türkiye’yi de içine alan geniş bir coğrafyada yaşamaktadırlar. Farklı kültürlerim hakim olduğu ülkelerde ve birbirilerinden kopuk bir şekilde yaşamak zorunda kalmaları Ezidilerle ilgili yapılan çalışmaları oldukça zorlaştıran bir etkendir. Türkiye’de yaşayan Ezidilerle ilgili kaynakların ve belgelerin sınırlı oluşu ve Ezidiler arasında yazılı kültürden çok sözlü kültürün gelişmiş olması, Ezidilik ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda farklı sonuçlara ulaşılmasına ve Ezidilerle ilgili yanlış kanaatler edinilmesine neden olmuştur.

Türkiye’de yoğun olarak Urfa, Diyarbakır, Batman ve Mardin’de yaşayan Ezidiler hakkında günümüzde yapılan bütün çalışmalar Mardin Midyat ya da Urfa Viranşehir’de yaşayan az sayıda Ezidi üzerinden yürütülmektedir. Kendilerine özgü dini, adetleri ve kültürü olan Ezidi halkı şuan yok olmakla karşı karşıya kalmıştır. Yapılan araştırmalar sonucu 2007 yılı itibariyle Türkiye’de 377 Ezidi kaldığı belirtmiştir.  Türkiye coğrafyasında yaşayan, azınlık konumundaki her halk gibi Ezidilerde ayrımcılığa, nefret söylemlerine maruz kalmış; bu nedenle yaşadıkları toprakları terk ederek göç etmek zorunda kalmışlardır. 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte hem Kürt olmaları hem Müslüman olmamaları nedeniyle ırkçı, ayrımcı saldırılara maruz kalmışlardır. Devlet Kürt olmalarından dolayı, Kürtlüklerini tanımamış; Ezidi olmalarından dolayı da, dinlerini tanımamıştır. Ezidilerin nüfus cüzdanındaki din hanesi boş bırakılmış, kimisinin din hanesine ise  (x) işareti, ya da (-) işareti yazılmıştır. Bunun yanı sıra Ezidilerin köylerine, topraklarına el koyulmuş; bağları, bahçeleri sahiplendirilmiş; kutsal yerlerine saldırılmıştır. Tüm bu ırkçı tutumlar günümüzde de varlığını devam ettirmekte ve Ezidilerin dili, dini, kültürleri yok olmakla karşı karşıya kalmaktadır. Ekim ayında Diyarbakır’da gerçekleştirilen ‘Ezidi Konferansı’ndan sonra Sayın Başbakan Elazığ’da yaptığı konuşmada, ‘Yezidi da olsa insana insan olarak değer veririz’ demiştir. Nefret söylemine karşı mücadele yürütmekten söz ederken Sayın Başbakan, bir nefret söylemine daha imza atmıştır.

Tüm bunlar dikkate alınarak Türkiye’de yaşayan Ezidilere karşı halkın yanı sıra hükümet tarafından da gerçekleştirilen nefret söylemlerinin son bulması, yok olmaya yüz tutan Ezidi halkının kimliklerinin ve kültürlerinin korunabilmesi için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.