Emekliler, Yaşlılar Kendileri Konuşmalı!

01.10.2021

 

1982’de toplanan ilk Dünya Yaşlılık Asamblesi'nde “Bağımsızlık, Katılım, Bakım, Kendini Gerçekleştirme, İtibar” başlıkları altında benimsenerek sıralanan ilkeler, tüm dünyada yaşlanma konusunda düşünce ve planlama sürecine yol göstermiştir.

1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde ülkeler, devletler, toplumlar yaşlılarını konuşuyor.

Dünya yaşlıları konuşuyor.

Ülkemizde de yaşlılar hakkında bol bol konuşuluyor.

“Yaşlılar başımızın tacı”, “Büyüklerimiz değerli varlıklarımız”, “Onlar yaşlı değil kıdemli vatandaşlarımız” … Artık iktidarların, siyasilerin bu söylemlerinin içinin boşaldığı görülmektedir.

Yaşlılar “Emekli oldum ama emekli gibi yaşayamıyorum”, “Yaşlıyım, bakım istiyorum ama hasta ve özürlü değilim”, “Cezaevi değil huzurlu yaşamevi istiyorum”, “Hastaneye gitmeye korkuyorum”, “Yaşlanınca yakınlarıma yük olmak istemiyorum” derken 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü bakanların, yöneticilerin, SGK bürokratlarının kutlamaları, huzurevi ziyaretleri ve hamasi nutukları ile geçiştirilemez.

Yaşlıları kendileri hakkında kendilerinin konuşmasının sırasıdır.

Yaşlıları yok sayan, yoksullaştıran, muhtaç ve mağdur eden politikalara dur demeliyiz.

Yaşlıların geçmişle gelecek arasında köprü olduğunu unutturmamalıyız.

Üstü örtülerek, yok sayılarak çözülemeyen sorunların toplumun psikolojik sosyal dokusunu bozduğu, toplumu hasta ettiği görülmelidir.

65 yaşın üzerindeki milyonların yarısının bakıma ve desteğe ihtiyacı olduğunu, yoksulluk sorununun yaşlılar için şiddete dönüştüğünü yadsıyamayız. Yakın zamanda yaşlılığın güvencesi olan emeklilik de esnek ve güvencesiz hale getirilince yoksulluk şiddetine maruz kalanların sayısının arttığı aşikârdır.

Yaşlılık sorun değildir, yaşlıların sorunları vardır. Sağlıktan barınmaya kadar bu sorunlara acil çözüm üretilmelidir. 

İki yıla yakındır süren korona salgını dolayısıyla getirilen kısıtlamalar yaşlıları potansiyel virüs üreticisi ve taşıyıcısı sayan bir anlayışı yansıtmakta ve yaygınlaştırmaktadır. Karantina adı altında sağlık tedbirleri alınmadan kendi evlerine kapatılan yaşlılar doğayla, toplumla ilişkileri kesilerek yalnızlığa, endişeye ve ölüm kaygısına terk edilmekle kalmayıp genç kuşaklarla ilişkilerinden de koparılmış, "yaşlı ayrımcılığı" pekiştirilmiştir.

Yaşlılar bir anlamda salgının hedefine sokulmuş, yavaş yavaş ölüme tutulmuştur.

 

Bu yaşlı ayrımcılığı yanında kadının, yıllarca görünmez emeği cinsiyet ayrımcılığı beraberinde sürdülürken pandemi döneminde daha da belirgin hal almıştır. Yaşlıların yeti eksikliği, bakım gereksinimleri ve karşılaştıkları toplumsal ayrımcılığın gerekçeleri engellilerle paralellik oluşturduğundan, pandemi ve karantina uygulamaları karşısında da yaşlılar ve engelliler arasında ortaklıklar görülmektedir.

Yaşlılıkta bakım ihtiyaç ve haktır, hastalık değildir. Dünya Sağlık Örgütü’nün normlarına uygun olarak, SGK ve Yerel Yönetimler tarafından yaygın bir bakım ve destek hizmeti ağı kurulmalıdır. 

•      Bakım ve yaşam evleri açılmalı, 

•      Kentler yaşlı dostu olmalıdır. 

•      Sağlık Bakanlığı yaşlı hastaneleri kurmalı. 

•      Kamu hizmetleri genişletilmeli, kalitesi artırılmalı, ayırım gözetilmeden ihtiyacı olan her yaşlıya sunulmalıdır.

•      “Türkiye’de Yaşlıların Durumu ve Yaşlanma Ulusal Eylem Planı” yeniden uluslararası standartlara uygun olarak gerçek muhataplarıyla birlikte hazırlanmalıdır.

•      Emeklilerin, yaşlıların yaşamlarını ilgilendiren politikaların belirlenmesinde söz sahibi olacakları örgütlenmelerin önü açılmalı, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 

HDK Emekliler ve Yaşlılar Meclisi olarak, eşitlik esasına dayalı, ayrımcılığın olmadığı, bütün yaş gruplarını kapsayan bir toplumun yaratılması, insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi, toplumsal barışın ve adaletin sağlanması için özyönetim ve ortak yaşam esaslı yerel meclisler oluşturalım.

Meclislerde birleşelim!

HDK Yaşlılar ve Emekliler Meclisi