HDK Sağlık Meclisi “Bağımlılık ve Mücadele Çalıştayı” Sonuç Bildirgesi

  HDK Sağlık Meclisi “Bağımlılık ve Mücadele Çalıştayı” Sonuç Bildirgesi  

  HDK Sağlık Meclisi tarafından düzenlenen “Bağımlılık ve Mücadele Çalıştayı”, 3 Mayıs 2025 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Çalıştaya İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay, Diyarbakır ve Van illerinden çoğunluğu genç olan sağlık emekçileri, HDK aktivistleri ile birlikte SES ve Haber-Sen MYK üyeleri ve taban örgütlerinden katılım sağlanmıştır.

  Çalıştay , toplumsal sağlığın birincil koşulu olan barış, eşitlik, özgürlük, anadilinde, eşit, parasız ve nitelikli sağlık hizmeti mücadelesinde yaşamını yitiren sağlık emekçilerinin anılmasıyla başlamıştır. Açılış konuşması HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş tarafından yapılmıştır.

  Çalıştayda dört temel başlıkta tartışmalar yürütülmüş ve altı anahtar sunum yapılmıştır:

·         Toplumsal Sağlık Gözüyle Bağımlılık

·         Bağımlılığa Sosyo-Politik Yaklaşım

·         Bağımlılıkla Mücadele Yaklaşımları

·         Forum: Mücadele Birikimlerimiz, Deneyimlerimiz ve Yapabileceklerimiz

  Katılımcıların aktif söz alarak katkı sunduğu forum oturumunda serbest tartışma yürütülmüş, sözlü ve poster bildiriler sunulmuştur. Davette önerilen görsel-sanat temelli katkılar (kısa film, heykel, resim vb.) gerçekleşmemiştir. Ancak sunumlar sonrası yapılan tartışmalar, kolektif düşünce ve mücadele hattının gelişmesi açısından zengin bir içeriğe ulaşmıştır.

  Anahtar Sunumların Özeti

  Toplumsal Sağlık Gözü ile Bağımlılık: Modernitenin ve İktidarın Karanlık Yüzü

 Bağımlılık bireysel bir zaaf değil; modernitenin, kapitalizmin ve ulus-devlet politikalarının kesişiminde ortaya çıkan yapısal bir kriz olarak tanımlanmıştır. Kapitalist sistemin uyuşturucuyu sermaye ve denetim aracı olarak kullanması, bağımlılıkla mücadelenin politik ve toplumsal bir öz-savunma hattıyla yürütülmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

 “Madde Bağımlılığı ve Gençlik”

  Gençliğe yönelik bağımlılık politikaları, toplumsal dönüşüm gücünü etkisizleştirme amacı taşıyan özel savaş stratejileri olarak değerlendirilmiştir. Gençliğin tarihsel öncülüğüne ve kolektif direniş potansiyeline karşı geliştirilen bağımlılık tuzaklarına karşı ideolojik ve kültürel hat oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır.

 “Kadınların Bağımlılığı: Patriyarka, Kapitalizm ve Özel Savaş Politikalarının Kesişiminde Bir Kriz”

  Kadınların bağımlılığı, sistematik baskının sonucu olarak ele alınmıştır. Patriyarkal ve kapitalist tahakkümün kadının bedenini, emeğini ve kimliğini hedef aldığı; bu tahakkümün bağımlılık biçimlerine zemin oluşturduğu ifade edilmiştir. Kadınlara yönelik cinsiyetçi sağlık politikalarının, travmaların ve sosyal dışlanmanın bağımlılıkla mücadelede göz ardı edilemeyeceği belirtilmiştir. Feminist, sosyalist ve jineolojik perspektiflerle kolektif iyileşme modelleri geliştirilmesi gerektiği önerilmiştir.

 “Tıbbi Tanının Ötesinde, Sosyal ve Hukuksal Bir Gerçeklik”

  Bağımlılığın yalnızca tıbbi değil, aynı zamanda hukuki ve yapısal bir sorun olduğu ifade edilmiştir. Türkiye’de bağımlılıkla mücadele yaklaşımlarının cezai ve damgalayıcı politikalarla sınırlı kaldığı, sosyal destek sistemlerinin yetersiz olduğu ve bireylerin tekrar suç döngüsüne itildiği vurgulanmıştır. Hukuksal dönüşümün ve insan hakları perspektifli sağlık politikalarının önemi vurgulanmıştır.

“Emek sürecinde Hak ve Bağımlılık”

SES MYK üyesi tarafından yapılan sunumda, bağımlılığın sağlık emekçileri açısından yalnızca bir hastalık değil, aynı zamanda bir sınıf ve emek sorunu olduğu ifade edilmiştir. Özellikle yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik, geleceksizlik gibi neoliberal politikaların yol açtığı yapısal şiddetin bağımlılığı artırdığına dikkat çekilmiştir.

  Bağımlılıkla mücadele politikasının yalnızca sağlık hizmetlerine indirgenemeyeceği, sosyal politikalar, eğitim, istihdam ve barınma gibi temel hakların güvence altına alınması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca bağımlılığın kriminalize edilmesine, madde kullanan bireylerin damgalanmasına ve tedavi adı altında denetime tabi tutulmasına karşı emek temelli bir mücadele hattı örülmesi gerektiği vurgulanmıştır.

  Sağlık sisteminin piyasalaşması, AMATEM gibi merkezlerin kapasite yetersizliği, özelleştirme ve performans sistemi gibi neoliberal uygulamaların madde bağımlılığı olan bireylerin sağlığa erişimini daha da zorlaştırdığı ifade edilmiştir. Bu nedenle bağımlılıkla mücadelede kamucu, eşitlikçi ve bütüncül sağlık hizmetleri mücadelesi ile sınıfsal bir perspektifin birleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

“Bağımlılığa Tıbbi Yaklaşımlar, Veriler ve Tedavi Süreçleri”

  Bağımlılık olgusuna ilişkin temel tıbbi yaklaşımlar ele alınmış, bireylerin maddeyle ilk temas süreçleri, yaygın kullanılan maddeler ve bağımlılığın gelişiminde etkili olan psikososyal, biyolojik ve çevresel faktörler detaylandırılmıştır. Bağımlılığın yalnızca bireysel bir tercih değil, çok yönlü etmenlerin etkisiyle gelişen karmaşık bir süreç olduğu vurgulanmıştır.

  Sunumda bağımlılık döngüsü açıklanmış, kişinin madde kullanım davranışının nasıl tekrar eden bir alışkanlığa ve sonrasında bir zorunluluğa dönüştüğü aktarılmıştır. Bu bağlamda, bağımlılığa dair küresel ve bölgesel veriler de paylaşılmıştır:

·         Dünya genelinde, 2021 yılında yasa dışı madde kullanan kişi sayısı 296 milyona ulaşmıştır. Bu sayı, 15–64 yaş arası nüfusun %5,8’ine karşılık gelmektedir (UNODC, 2023).

·         Avrupa Birliği’nde yetişkin nüfusun yaklaşık %28,9’u, yaşamları boyunca en az bir kez yasa dışı madde kullanmıştır (EMCDDA, 2021).

·         Türkiye genelinde ise yaşam boyu madde kullanımı oranı %2,7 olup, bu oran erkeklerde %3,5, kadınlarda ise %2,6 olarak belirlenmiştir (TUBİM, 2013).

  Ayrıca 2023 Türkiye Uyuşturucu Raporu’ndan bulgulara da yer verilmiş olan sunumda, ülke genelinde artan madde kullanım eğilimleri, yaş gruplarına göre dağılımı ve tedavi başvuru sayıları aktarılmıştır.

  Bağımlılık tedavisinde izlenen temel ilkeler ve amaçlar ise bağımlılıkla mücadelenin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Tedavi sürecinin aşamaları—motivasyonun artırılması, detoksifikasyon, bireysel ve grup terapileri, rehabilitasyon ve sosyal entegrasyon—ayrıntılı biçimde açıklanmıştır. Biyolojik ve psikososyal müdahalelerin birbirini tamamlayıcı biçimde ele alınmasının önemi ise açığa çıkartılmaya çalışılmıştır.

 Sunum, bağımlılıkla mücadelede sağlık hizmetlerinin çok disiplinli bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiği, tedavi sürecinde bireyin sosyal çevresinin, ekonomik durumunun ve toplumsal desteğinin dikkate alınması gerektiği yönündeki önerilerle sonlandırılmıştır.


Entegre İyileşme Modeli
 Altı iyileşme boyutu (Du Plessis, 2015):

Fiziksel: Fiziksel sağlığın tüm yönlerini kapsar.

Zihinsel (Bilişsel/Entelektüel): İyileşme sürecinin tüm zihinsel ve entelektüel yönlerini tanımlar.

Psikolojik: Tüm duygusal, içsel ve terapötik süreçleri içerir.

Varoluşsal: Spiritüel ve varoluşsal öğeleri kapsar (anlam, amaç, inanç gibi).

Sosyal: Bireyin kişilerarası ilişkileri, kültürel bağlamı ve sosyal etkileşimlerini içerir.

Çevresel: İdari, yasal, ekonomik ve çevresel koşulları temsil eder.

 

4. Forum: Mücadele Birikimlerimiz ve Deneyimlerimiz
Forum oturumunda çeşitli kentlerden gelen katılımcılar kendi mücadele deneyimlerini, sahadaki pratiklerini ve karşılaştıkları yapısal sorunları paylaşmış; ortak çözüm stratejileri üzerine tartışmalar yürütülmüştür. Sağlık emekçilerinin özneleştiği deneyim paylaşımı, ortak örgütlenme hatlarının kurulmasına dair somut adımları gündeme taşımıştır.

5. Genel Değerlendirme ve Sonuç

Bağımlılıkla mücadelede bütüncül ve toplumsal temelli bir yaklaşım geliştirilmesi, çalıştayda yapılan sunumlar ve tartışmalar doğrultusunda temel ihtiyaç olarak öne çıkmıştır. Bağımlılık yalnızca bireysel değil; toplumsal, sınıfsal, mekânsal, kültürel ve cinsiyete dayalı eşitsizliklerle derinleşen yapısal bir sorundur. Sunumlar, bu nedenle sağlık hizmetlerinin ötesine geçen çok katmanlı önerileri gerekli kılmaktadır;

1. Politika ve Hizmetlerin Dönüştürülmesi

·         Bağımlılıkla mücadele politikaları cezalandırıcı, güvenlikçi değil; onarıcı, toplumsal iyilik halini önceleyen bir zeminde yeniden inşa edilmelidir.

·         Tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri kamusal, ücretsiz, erişilebilir ve bölgesel ihtiyaçlara duyarlı hale getirilmelidir.

·         Koruyucu ruh sağlığı politikaları merkezi bir konuma alınmalı; başta yoksulluk, barınma, işsizlik gibi sosyal belirleyicilere odaklanılmalıdır.

·         Sağlık hizmetlerinde psikiyatri, psikoloji ve sosyal hizmetlerin eş güdüm içinde çalışabileceği yatay bir model kurulmalıdır.


2. Toplumsal Eşitsizlikleri Dikkate Alan Yaklaşım

·         Kadınların, LGBTİ+ bireylerin, göçmenlerin ve gençlerin bağımlılık deneyimleri kesişimsel olarak ele alınmalı; özneye göre farklılaşan ihtiyaçlar gözetilmelidir.

·         Kadınlar özelinde bağımlılık süreçleri çoğunlukla istismar, şiddet ve yoksullukla iç içe geçtiğinden, bağımlılıkla mücadele kadınların güvenli yaşam koşullarına erişimini de kapsamalıdır.

·         Bağımlılıkla yaşayan bireylerin aile üyeleri ve bakım verenlerine yönelik sosyal destek sistemleri güçlendirilmelidir.


3. Eğitim, Farkındalık ve Kültürel Dönüşüm

·         Okullarda, mahallelerde ve gençlik alanlarında bağımlılık önleyici programlar yaygınlaştırılmalı, katılımcı ve yaşa uygun yöntemlerle yürütülmelidir.

·         Alternatif yaşam pratikleri (ekolojik yaşam, topluluk temelli üretim, dayanışma ağları) desteklenerek bireylerin yalnızlaşmasına ve amaçsızlaşmasına karşı kolektif zeminde çözüm üretilmelidir.

·         Sanat, kültür ve spor alanları gençlerin özneleşmesini sağlayacak biçimde güçlendirilmeli; bu alanlar hem önleyici hem iyileştirici araçlar olarak kullanılmalıdır.


4. Yerel, Katılımcı ve Toplum Temelli Modeller

·         Mahalle düzeyinde topluluk merkezleri, kadın evleri, gençlik dayanışma alanları ve danışma merkezleri açılmalı; bu yapılar yalnızca danışmanlık değil aynı zamanda ortak üretim ve güvenli mekânlar olmalıdır.

·         Bağımlılıkla mücadelede halk sağlığına dayalı, yerel bilgiyi ve katılımı esas alan modeller geliştirilmelidir.

·         Mahalle içinde yapılacak atölyeler, konuşma grupları, dayanışma rehberleri, yoldaşlık sistemleri gibi araçlarla topluluk temelli çözümler inşa edilmelidir.


5. Veri, İzleme ve Katılımcı Değerlendirme

·         Türkiye’de bağımlılıkla ilgili veriler cinsiyet, yaş, sosyoekonomik durum gibi ayrımlarla güncel ve kamusal biçimde paylaşılmalı, sivil toplumun bu verilere erişimi güvence altına alınmalıdır.

·         Her ilde bağımlılıkla mücadele alanında faaliyet gösteren sivil yapıların içinde olduğu yerel izleme kurulları kurulmalıdır.

·         Tedavi ve destek hizmetleri öznenin deneyimini, haklarını ve memnuniyetini odağına alan yöntemlerle düzenli olarak değerlendirilmeli ve iyileştirilmelidir.


6. Savaş, Deprem, Göç Gibi Olağanüstü Durumlar İçin Acil Müdahale Mekanizmaları

·         Deprem gibi afet bölgelerinde bağımlılık riski artmakta; bu alanlarda özel sosyal hizmet, psikososyal destek ve kriz müdahale ekiplerinin kurulması gerekmektedir.

·         Göçmen ve mültecilerin sağlık ve psikososyal destek hizmetlerine erişiminde yaşanan engeller kaldırılmalıdır.

·         Savaş politikalarının bağımlılık üzerindeki etkilerine karşı barışçıl, toplumsal dayanışmayı önceleyen çözümler geliştirilmelidir.

 

  Çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen herkese ve oturumlara bilgi, deneyim ve sözleriyle katkı sunan tüm sağlık emekçilerine teşekkür ederiz. Bu çalıştay, bağımlılık ve mücadele alanında kolektif politik hattın örülmesi açısından önemli bir adım olmuştur.